Ocak Güneş/ÖZEL HABER
6 Şubat’ta Maraş depremiyle sarsılan Diyarbakır’da yıkımın üzerinden 7 ay geçmesine rağmen pek çok sorun çözülmedi. Barınma temel sorunlardan biridir.
411 kişinin hayatını kaybettiği Diyarbakır’da ağır hasarlı binaların yıkımları devam ederken, Toplu Konut İdaresi (TOKİ), Oğlaklı ilçesinde temeli atılan ve beş etaptan oluşan 6 bin 404 apartmanın inşaatına devam ediyor. Karacadağ’ın merkez Bağlar ilçesine bağlı.
Kentte inşa edilen apartmanların 2024 yılının Mart ayında tamamlanması beklenirken, Kayapınar İlçesi’nde inşa edilen 621 konteynerlik kentte ikamet eden 2.500 kişi zorlu kış koşullarıyla karşı karşıya. Gazetemiz Güney Ekspres’e konuşan SES Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Şiyar Güldiken ve Diyarbakır Mimarlık Odası Sekreteri Erdem Doğru, konteyner kentteki olası su baskını ve salgın hastalıklarla ilgili görüşlerini aktardı.
“AKIŞ SEVİYELERİ HIZLA DEĞİŞİYOR”
Diyarbakır Mimarlar Odası Şube Sekreteri Erdem Doğru, Türkiye’deki yağış miktarının değiştiğini şöyle anlattı: “Geçmiş yıllarda Diyarbakır’a mayıs ayında kar yağıyordu. Değişen yağış miktarıyla birlikte konteyner kentte su baskını riski de oluşuyor. Araştırma hastanesinin önünde geçici barınma yeri olan konteyner kentinin altyapısı nasıl hazırlandı? Olası şiddetli sağanak yağış durumunda suyun tahliyesi mümkün olacak mı? Bunlar önemlidir. Buranın oluşturulduğunda hızlı bir şekilde inşa edilmiş olması, altyapısının zaten yeterli olmadığını bize anlatıyor. “Geçici barınaklar iki günde yapılması gereken alanlar değil” dedi.
Doğru, depremin ardından Dicle Nehri kıyısında kurulan çadır kentteki sivil toplum kuruluşlarının su baskını durumunda yaşanabilecek felaketler konusunda uyarıda bulunduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: “Ama sonra uyarılarımızı dinlemediler.” Elbette araştırma hastanesinin önüne kurulan konteyner kentin alanı daha avantajlı. Çünkü hem hastaneye hem de şehir merkezine yakın. Arazi koşulları daha elverişlidir. Hastaneye yakınlığı nedeniyle gerekli işlemlerin yapılması daha kolaydır. Aslında konteyner kentte kalanlar çalışmaya devam ediyor, her birinin bir işi var. Şehirle bağları kopmadı. Mimarlar Odası olarak depremden sonra ilk önerdiğimiz yer orasıydı. Ancak teknik altyapı yeterli değil. İlk yağmurda test etmiş olacağız. Doğrusunu söylemek gerekirse bunun yeterli olduğunu düşünmüyoruz. Başka bir deyişle, büyük ve kalabalık bir şehir potansiyel bir su baskını tehlikesiyle karşı karşıyadır. Geçen yıl su baskını nedeniyle insanlar Tesisler Kavşağı’nın alt geçidinde mahsur kalmıştı. Şehir merkezinde bu gerçekleşirken konteyner kentte de olamayacağını söyleyemeyiz.
“Önerilerimiz yerine getirilmedi”
Türkiye bir afet bölgesidir ve olası bir deprem, su baskını veya patlama durumunda STK’ların önerileri dikkate alınmalıdır. Çünkü bu kuruluşların deneyimleri çok iyi. STK’lar vatandaşlara daha fazla kolaylık sağlamak için gönüllü olarak çalışıyor. Ama kamu kurumları bizim öneri ve tavsiyelerimizi dinlemiyor. Bu çok yanlıştır ve sonradan hatalara yol açacaktır.”
Doğru, Oğlaklı’da mart ayında tamamlanması beklenen konutlarla ilgili ise şunları söyledi: “Bir yıl içinde tamamlanması şartıyla zaten ihaleleri yapılmıştı. Evleri yapan müteahhitlere bir yıl süre verildi. Ayrıca bir yıl içerisinde tamamlanması gerekmektedir. Bunu başaramazlarsa her gün para cezası ödemek zorunda kalacaklar. Çünkü ihale mevzuatı bu.”
SES SALGIN HASTALIKLARI UYARISI
SES Diyarbakır Şubesi Eşbaşkanı Şiyar Güldiken, “Bu şehrin sonbahar ve kış iklim koşulları dışarıda kalma koşulları değil.” Konteyner kentin yapısal koşulları zaten yeterli değil. Kapalı alanlarda kalmak hem grip enfeksiyonlarına hem de salgın hastalıklara yol açar. Tüm dünya gibi bizim de Kovid-19 ile yaşamak zorunda olduğumuzu herkes biliyor. Ve her seferinde Kovid’in farklı varyantlarıyla karşılaşıyoruz. Bu konteyner kentte kalan vatandaşlarımızın bir kısmı kronik hastalıklara yakalanıyor. Yaşlılar var, engelliler var. Bir an önce yaşam koşulları iyileştirilmelidir. En azından sonbahar ve kış aylarında olası salgın hastalıklara karşı önlem alınıyor. “Konteyner kentte il sağlık müdürlüğü iki pratisyen hekim görevlendirdi, kısmen gezici poliklinik hizmeti veriliyor ama sonuçta 2 bin 500’ün üzerinde insan var, ciddi hastalıklar ortaya çıkabilir” dedi.
Vatandaşların 7 aydır çadır ve konteyner kentlerde kaldıklarını anlatan Güldiken, şöyle konuştu: “Vatandaşlar 3 aydır sıcaklığın 50 dereceye ulaştığı, toz ve dumanın olduğu konteyner kent Diyarbakır’da kalıyor. Bir de kış var. Kış burada yaşayan vatandaşlar için zor geçecek. Devlet vatandaşların sağlık hizmetlerine erişimini sağlamakla sorumludur. Kışa hazırlıkların şimdiden yapılması lazım, biz de STK’lar ve kentliler olarak onlara karşı görevimizi yerine getirmeliyiz” dedi.