HABER – Fuat BULUT
Tanrıkulu, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, HDP’li belediyelere daha önce yapılan kayyum atamalarını hatırlattı. Tanrıkulu konuşmasında, atanan kayyumların kâr amacı güttüklerini belirtti:
“Çok farklı kimliklerden, çok farklı inançlardan oluşan bir sosyolojimiz var. Bu cumhuriyette hakim kimliğe ve inanca sahip değilseniz, hakim kimlik ve inanca sahip değilseniz, eşitlik ve adalet cumhuriyetine aitliğiniz sorgulanır. Yani size uygulanan uygulamalarda size eşit ve adil davranılıyor mu? Dünyadaki tüm uygulamalarda kriter budur. Dolayısıyla bu gelişmenin dünya genelindeki boyutu serbest seçimlerdir, yani serbest seçimler, kendilerini baskın kimlikten daha aşağı gören kişilerin serbest seçimler yoluyla ulusal ve yerel siyasette temsil edilip edilmediğini kontrol etmektedir.
Şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi olarak barajlarla, siyasi parti kapatmalarla, gözaltılarla ve diğer uygulamalarla ulusal siyasette temsili engellerseniz, farklı kimliklere sahip kişilerin seçtiği toplulukların yerel siyasette yerel temsilini engellerseniz, bu çok farklı sonuçlara yol açacak ve açacaktır. . Bunun sonuçlarını bugün göremezsiniz ama Cumhuriyet tarihine bakarsanız -eğer ikinci yüzyılda yeniden yazılacaksa- son yedi yıla, son sekiz yıla bakarsanız görürsünüz. Öyle ki bu, eninde sonunda bir kimliği yok sayan, o kimliğe mensup kişilerin temsilini yok sayan bir iktidar olarak tarihe geçecektir. Bundan emin olabilirsin. Kayyımlık uygulaması, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin en başından beri benimsediği ve adını değiştirdiği bir uygulamadır. Bu, doğrudan kendisini “Kürt” olarak tanımlayan kişilerin bu cumhuriyette temsilini engellemeye yönelik bir uygulamadır. Kimin, nasıl, nerede, hangi valinin, hangi kayyumun hata yaptığını söyleyebilirim ama böyle bir seçim sonrası söyleminin önüne geçerseniz, insanların farklı şeyleri farklı şekillerde daha meşru görmelerinin önünü açarsanız, devam ettirirseniz. tamam…
Bugün neden bu kadar çok konuşuluyor? Çünkü önümüzde yerel seçimler var. Neredeyse 7 yıldır Kürtlerin seçilmiş belediye başkanlarını sırf seçildikleri için görevden alıyorsunuz -bunu bir avukat olarak söylüyorum- yerlerine vali ve kaymakamlar ataıyorsunuz. Vali kimdir, vali kimdir? Eyaletin valisi orada, evet. Nasıl geldi? İki yıllığına geldi. Ne yapacak? Diyarbakır 2 milyon nüfuslu bir şehir, Van 1,5 milyon nüfuslu bir şehir, Mardin 1 milyon nüfuslu bir şehir. Bakın, Diyarbakır’da nereye defnedileceğimize bir vali, bir kişi, bir otorite karar veriyor.
Parlamento yok, yerel parlamento yok, başka bir şey yok. Kime sordu? Kimden bilgi aldı? Hangi yerel otoriteden bilgi aldı? Hepsi emanetçi. Diyarbakır’dan bahsediyorum, bütün bölgeler böyle; Evet yağma yapıyorlar. Bakın yağmalıyorlar çünkü onu bir daha sokakta göremeyeceğim, Diyarbakırlılar onu bir daha sokakta göremeyecek, iki yıl sonra gidecek. Bunun sorumlusu Adalet ve Kalkınma Partisi’dir; Bundan fayda sağlayanlar ulusal ve yerel düzeydeki politikacılardır.
Bakın siyasi hatalar yaparsınız, tarihi hatalar yaparsınız ve o tarihi hatalar hafızanızda kalır, tarihinizde kalır. İki; Kişisel hatalar yaparsınız, düzenli olarak hatalar yaparsınız. Her iki üç yılda bir bu vurguncuların tamamını değiştirerek bu kârı ve bu bölgenin yağmalanmasını sağlıyorsunuz.
Tarih bugün bunu gerektirmese bile sizi sorumlu tutacaktır.”